Görsellerin izinsiz kullanılması çoğaltılması Telif Hakları kanununa göre yasaktır.
Burçak Temel
Çocuk Gelişim Uzmanı, Yaratıcı Drama Eğitmeni
5 Yayınevi
58 il ve ilçede atölyeler
KİTAPLARIM
DELİ FİŞEK HASAN TAHSİN
Cesaret, adalet ve özgürlük arayışıyla geçen bir hayat: "Deli Fişek Hasan Tahsin." Bu kitap, Selanik’te doğup büyüyen Osman Nevres’in, nam-ı diğer Hasan Tahsin’in, adaletsizliklere karşı durmayı öğrendiği çocukluk yıllarından İzmir’in işgaline karşı attığı ilk kurşuna kadar olan destansı hikayesini anlatıyor.
9 yaş ve üzeri genç okurlar için yazılmış bu kurgu biyografi, tarihin unutulmaz bir sayfasını sürükleyici bir dille gözler önüne seriyor. Hasan Tahsin’in özgürlük ve bağımsızlık uğruna verdiği mücadele, bugünün gençlerine ilham veriyor. Hikaye boyunca, bir insanın inançları uğruna neler yapabileceğini görecek ve “Ben olsam ne yapardım?” diye düşüneceksiniz.
Adaletin ve özgürlüğün peşinden koşan bu deli fişeğin hikayesi, okuyucularını tarihin derinliklerinde duygusal ve heyecan dolu bir yolculuğa davet ediyor. "Deli Fişek Hasan Tahsin" sadece bir kahramanlık hikayesi değil, aynı zamanda cesur ve özgür bireyler olmanın önemine dair bir rehberdir.
#hasantahsin #varyanyayincilik
A life shaped by the pursuit of courage, justice, and freedom: “Deli Fişek Hasan Tahsin”. This book narrates the epic journey of Osman Nevres, also known as Hasan Tahsin, from his childhood in Thessaloniki, where he learned to stand against injustice, to the moment he fired the first bullet against the occupation of İzmir. Written for young readers aged 9 and up, this fictional biography vividly brings to life an unforgettable chapter in history. Hasan Tahsin’s struggle for freedom and independence serves as an inspiration for today’s youth. Throughout the story, you will witness what one person can achieve for their beliefs and find yourself asking,
“What would I have done?”
The story of this bold and fearless soul chasing justice and freedom invites readers on an emotional and thrilling journey through the depths of history. “Deli Fişek Hasan Tahsin” is not just a tale of heroism but also a guide to understanding the importance of being brave and free individuals.
OYUN YENİDEN BAŞLASIN
Uzun yıllar eğitime gönül veren birisi olarak “Yaratıcı Drama” ve “Eğitici Drama” bende ayrı bir yere sahip. Öncelikle, kesinlikle sıkıcı değil. Çocuklarla birlikte ben de eğleniyor ve öğreniyorum. Onlarla birlikte gelişiyorum. İşte bu yüzden olumsuz durumlarla ve duygularla baş etme de dramanın iyileştirici gücünü, etkisini çok önemsiyorum.
Yönergeleri yazan ve ilk uygulayan biri olarak şunu söylemeliyim ki; etkinlikler sırasında biz (çocuklar ve eğitmenler) çok eğlendik, keyif aldık, ciddi ciddi düşündük ve birçok probleme çözümler ürettik, Volkanik patlamaları olan, sürekli yer sarsıntısı yaşayan GAİA gezegenini keşfettik, uzaylılar ile iletişim kurmaya çalıştık. En önemlisi de her çocuk kendini, duygularını tanıdı. Yaptığımız analizlere göre de bunu başardık. Umarım siz de afet yaşamış çocuklara travmatik etkileri atlatmalarına destek olurken bu keyifli zamanı verebilirsiniz.
Bu çalışma bilimsel bildiri olarak 2021 Kasım ayında Ege Üniversitesinde düzenlenen Uluslararası Eğitim Programları ve Öğretim Bilimleri Kongresi (ICCI-EPOK)’inde sunulmaya değer görülmüş ve amacına uygun bir müfredat çalışması olduğu şeklinde değerlendirilmiştir. Çalışma Kongre Tam Metin Bildiri kitabında yer aldı. Bunu ister okuyabilirsiniz, isterse de direk etkinlik yönergelerine geçebilirsiniz. Daha ayrıntılı bilgi için benimle temasa geçebilirsiniz.
Önemli olan hayat ve insan. Öyle değil mi?!!
ÇOCUK - MOR MASALLAR
Bir varmış bir yokmuş, mor masallarda eşitlik çokmuş. Kızlar ülkeleri yönetmiş, koca koca devleri yenmiş. Oğlanlar artık güçlü görünmek zorunda değilmiş, ortada ne kurtarılacak prenses ne de alt edilecek bir cadı varmış. Çocuklar evlendirilmemiş, oyun oynayıp doyasıya gülmüş. Mor masalların sihri dayanışmadan geçmiş. Asıl güç; Ayrımcılara karşı kız, oğlan demeden birlikte el ele yürümekmiş. İşte bu fikirler 20 yazar ve bir çizer bir araya gelmiş ve "Mor Masallar" çocuklara armağan olmuş.
İşte bu derlemenin içindeki "Çocuk" adlı masalımı youtube'dan dinlemek isterseniz aşağıdaki butona tıklayabilirsiniz.
Once upon a time, in the land of Purple Tales, equality was abundant. Girls ruled kingdoms and defeated mighty giants. Boys no longer had to appear strong; there were no princesses to be rescued or witches to be defeated. Children were never forced into marriage; instead, they played and laughed to their hearts’ content. The magic of Purple Tales lay in solidarity. True strength came from standing together, hand in hand, against discrimination, without dividing anyone into “girls” or “boys”. Inspired by these ideas, 20 writers and an illustrator came together to create Purple Tales as a gift for children...
If you’d like to listen to my tale “Child” from this anthology on YouTube, you can click the button below.
DOĞANIN ÇOCUKLARI
Neden Tam 12’den biliyor musun? Biz, sevgili Nevzat hocamızın ve Eksi 18 Edebiyat Topluluğu’nun on ikinci grubuyuz. Saat tam 12.00 yeni bir başlangıçtır. Bu kitap da bizim yeni başlangıcımız oldu. Yılın on iki ayı bu şiirleri düşündük. Güneş tam on ikide en dik açıyla parıldar biz de şiirlerimizle parıldamak istedik, dart oyunundaki hedef gibi biz de siz okuyucuların kalplerini tam on ikiden yakalamayı amaç edindik. Ha unutmadan 12’den de tavşan yapılabiliyor…
Derlemedeki "Çamurlu Su" şiiriyle sizlerleyim.
Do you know why it’s called Right on Target at 12? Because we are the 12th group of the beloved Nevzat teacher and the Minus 18 Literature Collective. Twelve o’clock marks a new beginning, and this book became our fresh start. We spent all twelve months of the year crafting these poems. Just as the sun shines its brightest at noon, we wanted to shine through our poems. Like the bullseye in a dart game, our aim is to capture your hearts directly. Oh, and don’t forget, you can also make a rabbit out of the number 12!
I am here with you through the poem “Muddy Water” from this anthology.
DOĞANIN ÇOCUKLARI
Meyve ağaçlarından gelen mis gibi kokuların sardığı yeryüzünde, bir ağacın etrafında el ele tutuşmuş doğanın çocukları. Sevgiyle sardıkları dünyada, elleri hiç ayrılmamış birbirinden. Bazen Artemis’in gücü hükmetmiş dünyaya, bazen Homeros’un dizeleri, bazen minik bir kurt değiştirmiş ekosistemi. Bir tohumun peşine düşmüşler korkusuzca, köy meydanında savunmuşlar topraklarını, keyfini çıkarmışlar yere uzanıp gökyüzünü izlemenin. Özgürce.
Doğada oyunlar oynarken şen kahkahalarla, atalarının hazinelerine rastlamışlar ve barışın sembolü zeytin ağacına. O ağacın altında dilden dile, kulaktan kulağa efsaneler yayılırken, elinde tuttuğun kitaba da öyküleri yazılmış hepsinin.
Bu derlemede "Ben Vario Retro" öyküsüyle sizlerleyim.
On a land filled with the delightful scents of fruit trees, the children of nature stood hand in hand around a tree. In a world they embraced with love, their hands never parted. At times, Artemis's strength ruled the earth, at times, the verses of Homer, and sometimes, a tiny wolf transformed the ecosystem. Fearlessly, they pursued a single seed, defended their land in the village square, and savored the joy of lying down to watch the sky. Freely.
While playing games in nature, their cheerful laughter led them to the treasures of their ancestors and to the olive tree, the symbol of peace. Under that tree, as legends spread from tongue to tongue and ear to ear, the stories of all those adventures found their way into the book you now hold.
I am here with you through the story “I Am Vario Retro” from this anthology.
KENTİNİ ARAYAN ÇOCUKLAR
“Kent” denilince aklınıza ne gelir? Binalar, yollar, kalabalık, trafik… Belki biraz parklar ve hayvanlar… Peki ya siz çocuklar? Siz kent yaşamının neresindesiniz? Kentin, içinde barındırdığı canlı cansız varlıklarla bir bütün olduğunu savunan bu derlemede “kentini arayan çocuklar”ın izini sürdük. Kent çocuklarının sesi olmayı hedeflediğimiz öykülerimizde yolumuz bazen bir otogara düştü, kimi yerde zorluklara takıldı, çoğunlukla hayallere sarıldı. Siteden servise, metrodan okula koşanlarla yarıştık, yetimhanedeki çocukların rüyalarına girdik. Sanal dünyadan arka sokaklara uzandık. Kemanlar bazen bir sokak çalgıcısının elinde bazen de konser salonunda dans etti. Birlikte mahalleleri gezerken en çok siz çocukların “oyun hakkı”nı savunduk.
Bu derleme kitabın "Ayva mı? Nar mı?" başlıklı öykü ile sizlerleyim.
What comes to mind when you hear the word 'city'? Buildings, roads, crowds, traffic… Maybe a few parks and animals… But what about you, children? Where do you fit into city life? In this collection, which views the city as a whole made up of its living and non-living elements, we followed the footsteps of “children searching for their city.” In our stories, where we aimed to give a voice to city children, our journey sometimes led us to a bus terminal, sometimes got caught in hardships, but mostly embraced dreams. We raced alongside those running from residential complexes to school buses, from the subway to classrooms. We stepped into the dreams of children in orphanages. We traveled from the virtual world to back alleys. Violins danced, sometimes in the hands of a street musician, and sometimes in concert halls. As we wandered through neighborhoods together, we stood up most of all for your “right to play”.
I am here with you in this anthology through the story titled “Quince or Pomegranate?”.
MOR MASALLAR
Bir varmış bir yokmuş, mor masallarda eşitlik çokmuş. Kızlar ülkeleri yönetmiş, koca koca devleri yenmiş. Oğlanlar artık güçlü görünmek zorunda değilmiş, ortada ne kurtarılacak prenses ne de alt edilecek bir cadı varmış. Çocuklar evlendirilmemiş, oyun oynayıp doyasıya gülmüş. Mor masalların sihri dayanışmadan geçmiş.
Asıl güç; Ayrımcılara karşı kız, oğlan demeden birlikte el ele yürümekmiş.
İşte bu fikirler 20 yazar ve bir çizer bir araya gelmiş ve "Mor Masallar" çocuklara armağan olmuş...
Once upon a time, there was a lot of equality in "purple tales". Girls ruled countries and defeated huge giants. The boys no longer had to look strong, there was neither a princess to be rescued, nor a witch to defeat. The children were not married, they played and laughed to the fullest. The magic of "purple tales" has passed through solidarity.
Real power; It was walking hand in hand against discrimination, without saying, girls or boys.
20 writers and an illustrator brought these ideas together, and "Purple Tales" was a gift to children...
ÇEVRİM İÇİ GÜLMECE
Dünyamızı etkisi altına alan Covid 19 virüsü hepimizin hayatını değiştirdi. Gündelik yaşamdaki alışkanlıklarımız sarsıldı, bildiklerimiz karıştı. Ülkemiz nüfusunun neredeyse çeyreğini oluşturan öğrenciler ve öğretmenler bu değişimden payını aldı. Okullar uzun süreler kapalı kaldı. Öğrenci ve öğretmenler, evlerinden uzaktan eğitime geçti.
Bu süreçte bazı öğrenciler internet çeken bir yer bulmak için tepelere çıktı, bazıları evdeki tek akıllı telefonu kardeşleri ile paylaşmak için sıraya girdi. Bazıları ise ahırdaki hayvanların yemini verirken canlı dersi kaçırdı. Kiminin büyükbabası derse yandan “zorunlu” konuk oldu, kimi zaman öğretmenin yeni doğmuş bebeği derse neşe kattı. Kiminin mikrofonu hiç kapanmadı, kimininse kamerası hiç açılmadı. Ve daha neler neler…
Biz de tarihe bir not düşmek adına; özellikle gülerek hatırlayacağınız, yaşanılan ve okudukça sizleri daha da güldürecek olayları anlatmaları için Eksi 18 Edebiyat Topluluğu yazarlarından “Uzaktan Eğitimde Güldürü Öyküleri” yazmalarını rica ettik.
Tam otuz yazar bir araya geldi ve “Çevrim İçi Güldürü” derlemesi ortaya çıktı. Öykülerin satır aralarında, sizleri gülümsetecek anılarınızdan izler bulacağınızı düşünüyoruz. Çünkü öykülerde hayat vardır.
GELİYORLAR!
Geliyorlar'da kimler mi geliyor? Kendisine sıcak yuva arayan küçük bir köpek, mağazadan alındıktan sonra başına gelmedik kalmayan bir oyuncak panda, hırsızlıkla suçlanan bir karga, hatta uçan bir at... Daha kimler kimler var bu kitapta. Ama hepsinin ortak yönü sevgi... Sevgi dolu öyküleriyle geldiler...
Eksi 18 Edebiyat Topluluğundan 25 yazar ve 1 çizerin emekleri ile oluşmuş bu kitapta benim öyküm "Angel ve May". Keyifli okumalar...
Kitabı derleyen Hasan Karaca'dan
Neden Bu Kitabı Derledim?
"Bu kitabın ortaya çıkışı Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'ndaki yazar arkadaşlarımın minik dostlarıyla çektirdikleri fotoğrafları grupta paylaşmalarıyla oldu. Onların resimlerini çizmeye başladım. Sonra neden bunlara birer öykü yazmıyoruz diye düşündüm. Yazar arkadaşlarımdan sevgi dolu öyküler gelmeye başladı. Böylece kitabımız çıktı ortaya..."
Ah Korona Vah Korona
Onu göremedik, sesini duyamadık, kokusunu alamadık, tadını bilemedik ama dokunmamak gerektiğini iyi öğrendik. Yaşamımız ansızın değişti, günlerimiz 'Ah! Vah!' ederek geçti. Şaşırdık, endişelendik.
Bu eserde benim de içinde bulunduğum yirmi bir yazar bir araya geldi. Korona günlerinde yaşadıklarımızı çocuklar için öyküleştirdi. Her yazar kendi tarzında ve çocuk bakış açısıyla öykülerini yazdı ve ortaya 21 tane birbirinden eşsiz öykü tek bir kitapta toplandı.
Medyadakiler...
Bir çok sivil toplum kuruluşu ile organik bağlarım var. Haliyle de birçok yayın ve kayıtlar yapıyoruz. İşte onlardan bazıları...